Orkide Çiçeği Efsanesi
Dünyada eşi benzeri olmayan Kahramanmaraş’ın Geben yaylasına, adı Orkis olan beyaz kadife tenli; zarif bir prenses gelirmiş. Orkis, sabahın ilk ışıklarıyla uçar adımlarla Geben’in gökyüzüne, en yakın dağındaki yalçın kayalıklarına koşarmış. Oturdu mu etekleri dağı kaplar; upuzun saçlarının eşsiz kokusu bütün yaylayı sararmış. Orkis, rüzgârın sevdasına karşı o upuzun saçlarını çözer ve gün doğumuna kadar tararmış. Günlerden bir gün prenses Orkis’in dağlardan ovalara inen eteklerine, göklerden süzüle süzüle gelen leylekler konuvermiş. Leylekler, Orkis’in sarı çiçekli eteklerinin üzerinde öyle güzel duruyorlarmış ki Orkis, gözlerini ayırmadan leylekleri seyretmeye dalmış. Vakit öyle hızlı geçmiş ki günün akşama döndüğünü çok geç fark etmiş. Sırrının açığa çıkacağından korkup telaşlanan Orkis, eteklerini hızla dağın eteklerinden çekmiş. Fakat eteklerinde bekleyen leylekleri unuttuğundan göçe geç kalan yorgun leyleğin kanadını da kırıvermiş.
Prenses Orkis, uçar adımlarla gelmiş leyleğin yanına. Yaralı leyleğin başında saatlerce gözyaşı dökmüşse bile kanadı kırık leylek bir türlü gözlerini açmıyormuş. Orkis, saçlarından birkaç tel koparıp yaralı leyleğin kırık kanadını şefkatle sarınca, kendine gelen leylek birdenbire silkinip dünya güzeli bir delikanlı olmuş. Delikanlıyı görünce soluğu sepeti kesilen Orkis’in o an nutku tutulmuş; zaten söylemez dili hepten lal olmuş. Derken delikanlının yaylayı çınlatan sesi duyulmuş: “Asırlar var ki ben, dağ taş diyar diyar dolaşıp, nice gökyüzü eskitip seni arıyordum. ” Prenses Orkis, kendisini bu dağa çeken şeyin ne olduğunu işte o an anlamış. Delikanlı ve Orkis, konuşmadan, lal diliyle nice vakit öylece dağlarda kalmışlar.
Fakat mutlu vakit tez geçmiş, havalar soğumaya başladığında, delikanlı Orkis’e dönüp; “seninle uzun yıllar yaşayabilmem için şimdi gitmem gerek, mutlaka döneceğim” dedikten sonra, silkinip kar beyaz kanatlı bir leylek olup uçup gitmiş.
Orkide Çiçeğinin Doğuşu
Orkis, bir kuş gibi uçup giden sevdiğinin bıraktığı yerde öylece donup kalmış. Titrek ellerini toprağa koymuş. Dermansız ayakları çözününce saçları kendinden evvel yığılmış toprağa. Prenses Orkis dağların kızıymış artık. O günden sonra gözü yollarda sevdiğini bekleyen Orkis’in gözlerinin biri güler, diğeri ağlar olmuş. Biri sevdiğinin geleceğini umut eder; diğeri ümidi keser sızlanırmış.
Kar beyaz kanatlı leylek niçin gelmemiş bilinmez ama günlerin yıllara dönmesi çok sürmemiş. Rüzgâr her zamanki vaktinde gelip, Orkis’e: “ Haydi, yine çöz bana saçlarını, kokusunu dağlara salacağım!” dediyse de sevdiğini yıllar yılı bekleyen Orkis’in saçları orada çoktan toprağa kök salmış bile. Orkis’in bir gözündeki yaştan; sevdası, diğer gözündeki gülüşten; umudu toprağa iki inci damlası gibi dökülmüş. Sevdiğinin geleceğinden iyice umudu kesilen Orkis bu sevdayla günden güne erirken, rüzgâra son kez seslenmiş: “Beni götürüp şu dağlara serper misin?” Rüzgâr: “ Sana olmaz diyemem ama seni taşımaya gücüm yetmez ki!” diye karşılık vermiş. Orkis içli bir sesle: “ Ben bende değilim ki. Zaten zerrem kaldı, zorlanmazsın. Sen bir es hele! ” demiş. Rüzgâr estiğinde gerçekten de Orkis rüzgârın içinde bir toz misali erimiş ve kaybolmuş. O an bütün bir dağı mis gibi bir koku kaplamış.
Orada yaşayanlar o günden sonra Orkis ‘in kendini rüzgâra verdiği yerde bir çiçek bulmuşlar. Çiçeğin beyaz kadife teni üzerinde inci gibi mor damlalar varmış. Köklerinde ise iki damla gözyaşından doğmuş biri gülen biri ağlayan iki yumru…
Maraş Orkidesi
Dünyada sadece Geben Yaylası’nda yetişen bu çiçeğe Maraş Orkidesi adını vermişler. Maraş Orkidesi’nin ağlayan yumrusu toprakta kalmış; gülen yumrusu Maraş dondurmasına lezzetini vermiş. Çünkü orkideye adını verenler derler ki: “Ağlayan yumru topraktan çıktığında hem orkidenin çiçeği hem de yetiştiği topraklar ağlarmış.
O günden sonra Geben Yaylası’na gelenler, bu aşkın mevsimi her geldiğinde Maraş Orkidesi’nin Geben’de filizlendiğini görmüş. Bilenler, bu aşkı dünyada tatmayan kalmasın diye salebin gülen yumrusundan dünyaca ünlü Maraş’ın dövme dondurmasını yaratmışlar.
Bu yaylayı ziyaret edenler Orkis’in sesini de duyar gibi olmuş. Çünkü Orkis bir zerre gibi uçup giderken bundan sonraki bütün ziyaretçilerine şöyle seslenmiş: “Ey dünyanın cümle yolcuları! Sevdiğimin aşkına ve benim sadakatime Geben’de şahit olun!”
Âşık leylek pir ihtiyar olarak yıllar sonra gelebilmiş yaylanın eteklerine. Sevdiğini bulamayan leyleğin gözyaşları herkese sel gibi görünse de Geben’de filizlenen orkide çiçeğine can suyu olmuş her seferinde. Âşık leylek, kanatları arasında sakladığı Orkis’in bir tutam saçıyla ölesiye dek oracıkta yaşamış. Gâh kanat çırpmış, gâh ağlamış, gâh takırdamış sabahlara dek.
O günden sonra bütün leylekler her göç vakti uğrar olmuşlar Orkis’in kendini rüzgâra verdiği bu yere. Bilenler bilir, leylekler o günden sonra her göçte Geben yaylasına uğramışlarsa da orkide çiçeğinin açtığı vakti bir türlü yakalayamamışlar. Yine de bu dağın eteklerine konup, Orkis’in rüzgâra sinmiş mis gibi kokusunu almadan uzak diyarlara göç eden hiçbir leylek olmamış.
Salepgiller Familyası Nedir?
Adından da anlaşılacağı üzere kışlarımızın olmazsa olmazı salebin ham maddesi, mis kokusu ve lezzetiyle vanilyayı ve gözlerimizi bayram ettiren güzelliğiyle orkideleri barındıran familyadır. Sıcak ve tropikal bölgelerde yetişen salepgiller uzun ömürlü bitkilerdir. Türkiye’de Anadolu’nun pek çok yerinde yetişir.
Orkide Nedir?
Orkide Salepgiller familyasına ait destansı güzelliğe sahip bir çiçektir. Tropikal iklimleri seven orkide dünyanın her yerinde yetişebilir. Orkidelerin dünya üzerinde 20 000’den fazla çeşidi olduğu bilinmektedir. Türkiye’de yetişen 24 çeşidi vardır. Dünyada en geniş ikinci familyaya sahiptir. Bu zarif çiçeğin yaprakları sıralı, pul şeklinde ve damarlı olur. En yaygın olan orkide çeşitleri şu şekildedir:
Orkidenin Özellikleri Nelerdir?
Orkide çiçeği asaletin ve özenin simgesidir. Bu tropikal iklim sever çiçeklerin küçük yaprakları ve uzun gövdeleri vardır. Orkide çiçeklerinin ince uzun gövdeleri narin oldukları hissini uyandırsa da fazlasıyla dayanıklı uzun ömürlü bitkilerdir. Ülkemizde en sevilen çiçek olarak ve en çok satılan 3 çiçek arasında geçmektedir. Orkideler yılda 2, bakımı güzel yapılırsa 3-4 kez çiçek açarlar. Sulama yapılacak su çok önemlidir musluk suyu yerine içme suyu kullanmanız daha sağlıklı olur. Orkideler ışığı ve havadar yerleri sever. Işığı sevseler de orkide çiçeği güneş ışığına direkt maruz kalmamalıdır. Her çiçeğin özelliğinin farklı olması gibi orkidenin çeşitlerinin de özellikleri farklıdır en yaygın orkide çeşitlerinin özelliklerinden kısaca bahsetmek isteriz.
Cymbidium
Gün ışığını çok sevmese de gövdesi güneş ışığına doğru eğilir bunun için düzenli olarak çevrilip güneş ışığının orkidenin her yerine eşit geldiğinden emin olunmalıdır. Fazlasıyla dayanıklı ve uzun ömürlü olması sebebiyle ev ve iş yerlerinde çok tercih edilir.
Miltonia
Yetiştirilmesi ve bakımı diğer orkide türlerine göre daha kolaydır. Her mevsimde oda sıcaklığını sever ve yaprakları diğer orkide türlerine göre daha uzundur. Bu tür hava akımından çok kolay etkilenir bu sebeple rüzgarda kalmamalıdır.
Phalaenopsis
En bilinen orkide türüdür ve bakımı en kolay olan orkide olarak geçer. Bu orkide yılda iki kez çiçek açar. Beyaz, pembe ve mor en çok bilinen renkleridir.
Paphiopedilum
Bu orkide türü gölgeyi sever ve güneş ışığını direkt alır ise yapraklarında koyu renkli lekeler oluşur. Terlik orkide olarak da bilinen bu cins kendi içerisinde yaklaşık 80 orkide türü bulundurmaktadır.